Kısırlık Oranı Artıyor

Kısırlık Oranı Artıyor

Hava kirliliği, sigara tüketimi, GDO "lu gıdalar ve sanayi atıkları gibi sebeplerle kısırlık oranının toplumda giderek arttığı belirtildi.

Hava kirliliği, sigara tüketimi, GDO "lu gıdalar ve sanayi atıkları gibi sebeplerle kısırlık oranının toplumda giderek arttığı belirtildi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Medicalpark Karadeniz Hastanesi Embriyoloğu Eray Güven, çocuk sahibi olma arzusunun tüp bebek tedavisinin temelini oluştururken, başarısızlık durumunda anne ve baba adayları üzerinde kötü etkiler bırakabildiğini söyledi. Bilimin gün geçtikçe kendini yenileyerek başarısız olma ihtimalini düşürmeye çalıştığını vurgulayan Güven "Bunlardan bir tanesi hasarlı spermin elenmesi yöntemidir. Günümüzde hava kirliliği, sigara tüketimi, GDO "lu gıdalar ve sanayi atıkları gibi sebeplerle kısırlık oranı giderek artmaktadır. Erkek nedenli kısırlıkta artışa sebep olan DNA hasarlanması olgun sperm hücrelerinin içerdiği genetik maddenin yapısındaki bozulmaya bağlı olarak ortaya çıkmakta ve başta döllenme sorunu gelmek üzere birçok olumsuzluğa neden olmaktadır. Sadece 1 kez verilen sperm örneğinden bakılarak yaklaşık 1-2 saat içerisinde hasar tespiti yapılabilir. Sperm HBA (hyaluronan binding assay) testi denilen ve rutin spermiyogram tahlili ile birlikte yapılabilen bu test sayesinde spermin DNA hasarı hakkında bilgi sahibi olabilir ve tedavi sürecine ihtiyacınız olup olmadığı, şayet tedavi gerekli ise PICSI veya Mikroçip yöntemi uygulanması tercih edilebilir. Bu durum sonucunda da döllenme oranı artışından, oluşan kaliteli embriyo sayısının artmasına kadar bunun getirisi olarak da embriyo transferi sonrası gebelik oluşturabilecek embriyonuzun kalması ve onların vitrifikasyonunun (dondurulması) sağlanması avantajı ile birlikte gebelik oranında artış gözlenmektedir" dedi.

Tüp bebek tedavisindeki yenilikler hakkında bilgi vermeyi sürdüren Güven "Bir başka yenilik ise; NGS (Next Generation Sequencing) yöntemi kullanılarak embriyodaki tüm kromozomların analizi yöntemi ile daha kapsamlı, güvenilir ve etkin bir genetik tanı uygulanmasıdır. Preimplantasyon genetik tanı (PGT) ile tıbbi gereksinimler ışığında embriyonun gerek kromozom gerekse gen düzeyinde testleri yapılarak belirli bir hastalığın ya da hastalıkların embriyo transferi öncesi tespit edilmesi mümkündür. Bu yöntemde gelişmekte olan embriyodan mikro cerrahi kullanılarak zarar vermeden bir veya birkaç hücre alınır (embriyo biyopsi işlemi) ve bu hücreler uygun genetik metodlar ile incelenir. Yakın bir zaman öncesine kadar embriyo biyopsi işlemi için gelişimin 3. günü yani 6-8 hücreli aşama tercih edilirdi. Alınan hücreler ise belirli bir kromozom veya gen bölgesi bakımından incelenir, sağlıklı olarak tespit edilen embriyolar hemen rahme nakledilirdi. Kapsamlı kromozomal tarama yaklaşımı ile birlikte embriyonun 5. veya 6. gününde mikro cerrahi ile alınan hücre veya hücreleri tüm kromozomlar yönünden veya pek çok gen problemi yönünden incelemek mümkün olabiliyor. İşlem sonrası embriyoları dondurup, inceleme sonuçlarına göre normal olarak tespit edilen embriyo veya embriyoları daha sonraki bir dönemde doğal rahim ortamına transfer ederek daha yüksek gebelik oranları elde ediliyor" diye konuştu.

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.