Kuruluş Osman 9. Bölüm 2. Fragmanı Yayınlandı! Şehadeti lütuf sayan yiğitlerin atası olacağım
Kuruluş Osman 9. Bölüm 2. Fragmanı Yayınlandı! Osman Bey, Şehadeti lütuf sayan yiğitlerin atası olacağını söylüyor. Şehadeti lütuf sayan yiğitler kimler? Dosdoğru bir yol üzere olmak ne demektir?
Kuruluş Osman 9. Bölüm 2. Fragmanı Yayınlandı! Kuruluş Osman dizisinde heyecan kaldığı yerden devam ediyor. Şeyh Edebalının hayatını kurtaran Osman beyin karşısında artık içeriden bir düşman var. Sancak Beyi. Osman Bey, Şehadeti lütuf sayan yiğitlerin atası olacağını söylüyor. Şehadeti lütuf sayan yiğitler kimler? Dosdoğru bir yol üzere olmak ne demektir?
Sana bir sırı vereyim mi Karayel. Hamlık dediler, toyluk dediler. Onlar doğru dediler. Lakin Osman henüz koşmaya başlamadı. Vakti gelende, Kara Osman hızını alanda, Yeryüzünde bastığımız topraklara adaleti getireceğiz. Allah kelamından şaşmadan dosdoğru bir yol üzere kalacağız. Yemin Olsun ki Rabbimden gayrı hiç kimseye boyun bükmeyeceğim.
Şehadeti lütuf sayan yiğitlerin atası olacağım.
Şehadeti lütuf sayan yiğitler kimler? Şehit Nedir?
Arapça kökenli bir kelime olan “şehit”; „bir olaya şahit olan, tanıklık eden, bir yerde hazır bulunan, bilgisinden hiçbir şey kaçmayan‟gibi anlamları karşılamaktadır. Dini bir terim olarak Allah yolunda canını feda etmekten çekinmeyerek şehitlik mertebesine erişen kişileri ifade etmek üzere kullanılan bu kelimenin ihtiva ettiği anlamlar üzerine farklı değerlendirmeler bulunmaktadır. “Kelimenin sözlük ve terim anlamları arasındaki bağı „görülen, tanıklık edilen‟(meşhûd) mânasına göre açıklayan âlimler, canını Allah yolunda feda eden kimsenin hemen cennet nimetlerine erişmesine Allah ve melekler tarafından şahitlik edilmesinden dolayı; „gören, tanıklık eden‟(şâhit) anlamını esas alanlar ise Allah‟ın vaat ettiği nimetleri hazır olarak görüp onlardan yararlandığı yahut kıyamet gününde kendisinden Hz. Peygamber‟le birlikte geçmiş ümmetler hakkında şahitlik etmesi isteneceği için ona şehit dendiğini belirtirler.”
Birçok ayette önemine vurgu yapılan şehitlik kavramı İslamiyet açısından en yüksek makamlardan biridir. Kur‟an-ı Kerîm‟de otuz beş kez tekil ve yirmi kez çoğul olarak kullanılan şehit kelimesi “genellikle tanıklık yapma manasında kullanılırken bazen Allah‟ın iradesine uygun yaşayan kâmil insan ve örnek şahsiyet olma anlamında bazen de esma-i hüsnadan biri olarak geçmektedir.”(Can, 2015: 1036) Üç yerde ise şehit kelimesinin çoğul formu olan şühedâ, „Allah yolunda savaşarak canını feda eden ve şehitlik mertebesine ulaşan kişi anlamında‟kullanılmıştır. Örneğin Uhut Savaşı‟nda şehit olanların yakınlarını teskin edici bir mahiyete sahip olan Al-i İmran suresinin 140 ve 141. ayetlerinde Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Eğer siz (Uhud‟da) bir yara aldıysanız; şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir‟de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi ve kötü) günleri insanlar arasında böyle döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne). Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah zalimleri sevmez.”(Al-i İmran 3/140-141)
Allah yolunda can veren kişilerin günahlarından arınacağının müjdesinin verildiği bu ayette bazı kulların bu makam için seçilmiş olmalarının vurgulanması oldukça dikkat çekicidir. Yüce Allah, başka bir ayette “Allah‟a ve peygamberlerine inananlara, dosdoğru olanlara ve Allah yolunda şehit düşenlere, işte onlara, Rableri katında nur ve ecir vardır. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da, cehennemlik olanlardır”(Hadid 57/19) şeklinde buyurarak şehitlerin büyük mükâfatlara mazhar olacaklarını ve yüksek mevkilere erişeceklerini bildirmektedir. Bununla birlikte birçok ayette şehit olmanın anlam ve önemine, yaratıcı nezdindeki değerine de dikkat çekilmiştir. Meselâ, “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır, onlar diridir. Fakat siz farkında olamazsınız”(el-Bakara 2/154); “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah‟ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler”(Âl-i İmrân 3/169-170); “(...) Allah yolunda öldürülenlere gelince Allah onların amellerini asla boşa çıkartmayacaktır. (...) Allah onları kendilerine tanıtmış olduğu cennete koyacaktır”(Muhammed 47/4-6); “And olsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah‟ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır”(Âl-i İmrân 3/157) meâlindeki ayetlerde de bu hususlara dikkat çekilmiştir. Bu ve buna benzer ayetlerde de belirtildiği üzere Allah “şehitlik mertebesine çıkan kimseye belki de büyük bir armağan olarak ölümsüzlük vaadinde bulunmaktadır. Kendi yolunda canını feda eden kimseleri, özel lütuf ve ikramlarla donatacağına ve onlara başkalarına nasip etmeyeceği bir konum ihsan edeceğine işaret etmektedir.”(Can, 2015:1037)İlahi kelamın yanı sıra Hz. Peygamber‟in de şehitliğin ne anlama geldiğine ve şehitliğin derecesine dair çok sayıda hadisi bulunmaktadır. Bu hadislerde “dünyevî amaçla olmayıp yalnız Allah‟ın dininin yüceltilmesi için canını feda edenlerin şehit sayıldığı; şehit olan kişinin acı çekmeden öldüğü, kanının ilk damlası yere düştüğü anda kul hakları dışında bütün günahlarının affedildiği, şehidin kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği; akrabalarından yetmiş kişiye şefaat edebileceği ve cennete ilk girenlerden olacağı; Allah katında iyi bir mertebeye erişerek ölen kullar içinden sadece şehitlerin dünyaya dönüp tekrar şehit oluncaya kadar Allah‟ın dinini yüceltmek isteyeceği”(Atar, 2010: 429) buyurulmuştur.Kendi istek, beklenti ve arzularından vazgeçerek Allah‟ın dininin yüceltilmesi içindünya hayatından vazgeçen ve yüce yaratıcının vaat ettiği ölümsüzlüğe doğru yelken açan şehitlerin ulaştıkları ulvî makam, edebiyatın da konuları arasındadır. Zira edebiyat tarihimizde şair ve yazarların zaman zaman gerek din, vatan ve mukaddesat uğruna yaşamlarını feda eden şehitleri gerekse de onların ebedi âlemde erişecekleri yüksek payeyi eserlerinde ele aldıkları görülmektedir. Bilhassa savaş dönemlerinde bu mesele daha da dikkat çekmiş, birçok yazar ve şair, topluma moral değer aşılamak açısından “şehit ve şehitlik”kavramlarına özellikle değinmeye çalışmışlardır. Bu konuya düz yazı ve şiirlerinde, sohbet ve vaazlarında yer veren yazarların başında da Osmanlı Devleti‟nin en zor zamanlarında yaşayan Mehmet Âkif Ersoy gelmektedir
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.