Obezite Tedavisinin Paryalan Yıldızı: Robotik Cerrahi

Obezite Tedavisinin Paryalan Yıldızı: Robotik Cerrahi

Obezite kelimesinin anlamını günümüz dünyasında bilmeyen kişi sayısı artık bir elin parmaklarını geçmiyor. Nedeni bilim insanları tarafından her geçen yıl artış gösteren vakalar ve obezite prevalansındaki yükseliş olarak belirtiliyor....

Obezite kelimesinin anlamını günümüz dünyasında bilmeyen kişi sayısı artık bir elin parmaklarını geçmiyor. Nedeni bilim insanları tarafından her geçen yıl artış gösteren vakalar ve obezite prevalansındaki yükseliş olarak belirtiliyor. Küresel hastalıklar listesinde dünyada ilk sırada yer alan obezite tedavisinde hastalar tarafından en çok tercih edilen seçenek olan Robotik Cerrahi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün yaygınlaşıyor. 

Robotik Cerrahi yöntemi ile mide küçültme ameliyatını Ege Bölgesi’nde ilk kez gerçekleştiren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özgür Fırat, Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan  Covid-19 salgınının yaşandığı pandemi sürecinde tırmanışa geçen, küresel sağlık sorunları listesinde ilk sıralarda yer alan obezitenin vaka sayıları her geçen yıl artıyor. Vaka sayıları arttıkça hastalığın cerrahi yöntemlerle tedavisi de kaçınılmaz oluyor.  Obeziteyle mücadele eden ve ameliyat olmaktan başka seçeneği kalmayan hastalar artık transatlantik cerrahi denilen, uzaktan erişim yöntemi ile doktorun konsol başından ameliyatı yönettiği, robot ellerin hastayı ameliyat ettiği, robotik cerrahi yöntemiyle sağlıklarına kavuşuyor. 

Robotik cerrahi Türkiye’de 2004 yılından beri uygulanıyor

Robotik cerrahi yöntemi obezite hastalarında Türkiye’de ilk kez 2004 yılında İstanbul’da bir özel hastanede uygulandı. Ardından tüm ülkeye yayılan yöntem hastalar tarafından da kabul gördü. Bilim Sağlık Haber Ajansı robotik cerrahi yöntemi ile Ege Bölgesi’nde ilk mide küçültme ameliyatını 2012 yılında gerçekleştiren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özgür Fırat’la bir araya geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, obezite ile mücadele eden 46 yaşındaki bir erkek hastayı robotik cerrahi yöntemi ile ameliyat eden Prof. Dr. Özgür Fırat, hastalığın tedavisinde cerrahinin uygulanmasına yönelik bilgiler vererek, uzaydaki bir astronotu bile ameliyat etmeye imkan sağlayacak robotik cerrahi yöntemini anlattı.

Obezite Tedavisinin Paryalan Yıldızı: Robotik Cerrahi

Uzayda ameliyat mı olur?

Evet yanlış okumadınız, robotik cerrahi nam-ı diğer transatlantik cerrahi yöntemi ile uzayda bulunan bir astronot, doktorun uzaktan erişimi ile robot eller tarafından ameliyat edilebilecek. Bu henüz gerçekleşmedi ama eğer uzayda bir astronota cerrahi bir müdahale gerekecek olursa, dünya buna hazır. Biz demiyoruz, Genel Cerrahi Profesörü Özgür Fırat, robotik cerrahi cihazının çıkış amaçları arasında uzayda ameliyat fikrinin de olduğunu belirtiyor. 

Robotik cerrahiyle 6 yılda bin ameliyat yapıldı 

Ege Bölgesi’nde robotik cerrahi yöntemi ile ilk mide küçültme ameliyatını gerçekleştiren Genel Cerrah Prof. Dr. Özgür Fırat, 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak doktorluk mesleğine ilk adımı attı.  Tıp eğitimi sonrası, ihtisas, asistanlık ve doçentlik yolculuğuna da yine Ege Üniversitesi’nde devam etti.

2017 yılında profesör olan Genel Cerrah Fırat, ağırlıklı olarak üst karın bölgesi ameliyatlarından; mide, yemek borusu, safra kesesi, fıtık ameliyatlarını gerçekleştirerek hastalarına şifa dağıtıyor.  Uzmanı olduğu diğer bir alan olan obezite cerrahisi alanında Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim alan Prof. Dr. Fırat, robotik cerrahi yöntemine başladıkları ilk günden bugüne kadar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde genel cerrahi, üroloji ve kadın doğum branşlarında toplamda binin üzerinde vakanın ameliyat edildiğini söyledi. 

Obezitenin çağın hastalığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fırat, hastalığın en çok görüldüğü ülke olan Amerika’da eğitim alarak tekrar ülkesine döndüğünü belirterek sözlerine şunları ekledi: “Obezite cerrahisi de uzmanlaştığım alanlar arasında yer alıyor. Amerika’da obezite çok ciddi yaşanan bir sorun. Obezite cerrahisi ameliyatları da çok ciddi sayıda yapılıyor. Maalesef tıbbi alternatifler çok başarı sağlayamadığı için obezitede de cerrahi tedavi ön plana çıkıyor. 1990’ların ikinci yarısından başlayıp 2000’li yıllardan itibaren de laparoskopik teknikler standart hale geldi. 2000’lerden sonra da robotik cerrahi ile tanıştık.”

Doktor konsol başında, robot hasta başında

Robotik cerrahi hakkında açıklamalarında devam eden    Prof. Dr. Özgür Fırat, “Bu yöntem teknolojinin el vermesiyle dünyada 2000’li yılların başından itibaren uygulanmaya başlandı. Transatlantik cerrahi diye geçiyor. ABD’deki bir hastayı Fransa’da ameliyat etmek gibi açıklayabilirim bunu. Robotik cerrahinin ortaya çıkış sürecinde uzaydaki astronotların dünyadan ameliyat edilebilmesi fikri de var. Müdahale mecburiyeti olursa uzaktan erişim ile uzaydaki bir astronot bu yöntemle ameliyat edilebilir. Bazı platformlarda konsol cerrahisi diye de geçiyor. Mutlaka masa başında da bir ekip olması gerekiyor. Ameliyat eden cerrah fiziki olarak hastanın başında değil ama aynı salonda bulunuyor. Doktor konsol başından vücudunda cerrahi aletlerin olduğu robotun kollarını kontrol ediyor. Ve tabi ki ameliyat masasının başında da, her an bir zorunluluk olursa müdahale edebilecek yetkin nitelikte bir ekip steril olarak bulunuyor” sözleri ile operasyonlar hakkında bilgi verdi. 

Robotik cihazı eğitim sertifikasına dikkat edilmeli!

Dünyada cerrahide kullanılacak çok sayıda robotun ar-ge sürecinin devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Özgür Fırat, “Dünyada ve Türkiye’de şu anda bir markanın robotu yaygın olarak kullanılıyor. Biz de Ege Üniversitesi’nde bu cihazı kullanıyoruz. Cihazın alım süreci ile birlikte eğitim programı da yapılıyor. Biz de robot başında ameliyata geçmeden önce hem simülatörlerde hem de hayvan laboratuvarında uygulama yaptıktan sonra insanlar üzerinde uygulamaya geçtik. İlk defa yaptığımız ameliyatlar değil ve prosedürleri biliyoruz, açık ve kapalı  laparoskopik cerrahi uzmanlık alanımız içerisinde gerçekleştirdiğimiz cerrahi yöntemler. Aldığımız eğitim robotik cerrahi cihazını kullanma ve tanıma konusunda oldu. Bu eğitimi almadan bu teknikle ameliyat kesinlikle yapılamaz. Robotik yöntemle ameliyat yapacak olan cerrah ve ekip iyi bir eğitim almalıdır. İyi bir eğitim almadan robotun başına geçilirse çok büyük tehlikeleri olabilecek bir cihaz bunu da söylemeliyim” dedi.  

“Bir cerrah için robotla ameliyata girmek çok etkileyici bir duygu”

2012 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde cihazın alım sürecinin başlaması  ile beraber genel cerrahi, kadın doğum ve üroloji olarak üç ekip şeklinde robotik cihaz kullanım eğitimi aldıklarının altını çizen Prof. Dr. Fırat, robot ile ameliyat gerçekleştirmenin çok etkileyici olduğunu söyledi.  “Bir cerrah için konsolun başına oturup, bir robotu yöneterek ameliyat yapmak çok etkileyici bir duygu” diyen Fırat şöyle devam etti: “Aslında laparoskopik cerrahide biz yine monitör üzerinden bunu yapıyorduk. Ama robotun görüş teknolojisi, derinlik algısı daha iyi. Standart laparoskopide iki boyutlu bir çalışma sistemi var. Derinlik algısı zaman içerisinde oluşuyor ama bu robotta derinlik algısı biraz daha işi kolaylaştırıyor diyebiliriz. Robotun kollarının ucundaki cerrahi enstrümanların hareket kabiliyetleri eklem özellikleri taşıdığı için, el ve bilek hareketlerine benziyor. Hatta uzaysal açı anlamında daha gelişkin demek mümkün ve bu bir konfor sağlıyor.”

Robotik cerrahi her hastaya uygulanabilir mi?

Robotik cerrahi yöntemi ile tüm ameliyatların yapılıp yapılamayacağı konusunda Genel Cerrahi Profesörü Özgür Fırat şunları söyledi: “Eğer hasta laparoskopik cerrahiye uygun ise ve obezite cerrahisi kriterlerini karşılıyorsa her hasta robotik mide küçültme ameliyatı olabilir. Bunun yanında bazı ameliyatlarda bire bir kıyaslamalarda robotik cerrahinin üstünlüğü var. Özellikle üroloji branşında prostat ameliyatlarında, kadın doğum alanında, kalın bağırsak cerrahisi alanında da popülaritesi var. Robotun belli aralıklarla yeni jenerasyonları da çıkıyor. Yeni çıkan jenerasyon aslında bütün ameliyat çeşitlerinde avantaj sağlayacak gibi görünüyor. Onun dışında benim yaptığım mide fıtığı, safra kesesi ameliyatları robotik yaptığımız ameliyatlardır. En son yakın zamanda da böbrek naklinde canlı verici ameliyatlarında da robotik tekniği kullandık. Açık cerrahiye kıyasla kapalı cerrahi diye bilinen laparoskopik ve robotik cerrahi teknikleri hastaların daha çok tercih ettikleri yöntemlerdir. Genel olarak hastalar robotik cerrahiye olumlu bakıyor. Vakalarda robottan kaynaklanan olumsuz bir örnek yok denebilir.”

Ameliyat kararı nasıl alınıyor?

Obezite cerrahisinin de bazı kriterleri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Fırat, “Üniversitemizdeki konseyimizde ameliyat kararı alınmış olan hastalarımızı operasyona alıyoruz. Multidisipliner çalışmaya her zaman özen gösteriyoruz. Obezite cerrahisi sadece cerrahın hasta ile görüşüp karar verdiği bir ameliyat süreci olmamalıdır. Öncelikle üç saç ayağı diyebileceğimiz genel cerrahi, endokrinoloji ve psikiyatri başta olmak üzere anestezi, kardiyoloji, gastroenteroloji, göğüs hastalıkları mutlaka konuda çok tecrübeli bir diyetisyenin olduğu bir ekibin ortak kararı olmalıdır. Bu ekip hastayı değerlendiriyor  ve uygun görülen hastalar ameliyata alınıyor” diye konuştu. 

“Robotik cerrahide ilk bir ayda 8- 12 kilo verilebilir”  

“Robotik cerrahi yöntemi ile ameliyat olan bir hastanın iyileşme süreci açık cerrahi ile ameliyat olan bir hastayla kıyaslanamayacak kadar iyi” diyerek açıklamalarına devam eden Prof. Dr. Fırat, “Robotik  cerrahi ile ameliyat olmuş bir hastamızı ameliyat sonrası üç gece yatırmamız yeterli oluyor. Açık cerrahi geçiren hastanın ameliyat sonrası yatış süreci daha uzun olabiliyor. Kilo verme oranları hastadan hastaya değişiyor. Herkesin metabolizması aynı olmadığı için verilecek kilo da farklı olduğu için belirlenen hedefler hep kişiye özeldir. Ancak ortalama bir şey söylemem gerekirse birinci ayda genellikle 8-12 arası kilo kaybı gözlemliyoruz. Üçüncü ayda ise 20-30 kilo arasında bir kayıp olabiliyor. Altıncı aya gelindiğinde bu rakam 30-40 kilo arasını bulabiliyor ama tabi herkeste böyle olacak diye bir şey yok. Giderek bu hız, verilmesi gereken kilo miktarı azaldığı için düşecektir. En fazla kilo kaybının ilk bir, bir buçuk yıl içerisinde olduğunu görüyoruz. Sonrasında giderek yavaşlıyor. Belli bir yerden sonra da stabil hale geliyor. Sonrasındaki hedef, verilen kiloları geri almamak olmalı” şeklinde bilgiler verdi. 

Robotik yöntemle mide küçültme göbek deliğinden yapılabilir mi?

Laparoskopik yöntemle ameliyatlarda özellikle kadın hastalar estetik açıdan tek bir delik açılarak ameliyatın yapılıp yapılmayacağı konusunun takipçileri. Prof. Dr. Fırat mide küçültme ameliyatlarında laparoskopik teknikte standart delik sayısının 5 olduğunu, tek bir delikten, göbek deliğinden yapılan versiyonlarının da söz konusu olduğunu belirtti. Fırat, tek delikten ameliyatların 10 sene önce bir akım olarak başladığını hala da bu akımın devam ettiğini söyleyerek şunları ekledi: “Bu tek delik ameliyatları bundan 10 sene önce bir akım olarak ortaya çıktı hala da ortadan kalkmış değil ama standardı tercih edenlerin sayısı daha fazla.”

Stapler mi, elle dikiş mi, yoksa ikisi birden mi?

Mide küçültme ameliyatlarına ilişkin bir takım bilimsel yayınlarda ameliyat sırasında midenin küçültülürken stapler (zımba) uygulamasının ardından cerrahın elle dikiş atıp atmaması konusundaki tartışmalara ilişkin görüşünü aldığımız Prof. Fırat, “Dikilsin dikilmesin tartışmaları var. Bu ameliyatı yaparken mideyi kesme ve dikişle kapatma işlemini türkçeye zımba olarak çevirebileceğimiz stapler denen  enstrümanlarla yapıyoruz. Bu enstrümanların farklı versiyonları var. Güvenilir malzeme kullanmaya birçok hekim çok gayret ediyor. Çünkü orijinal ve orjinale benzer ürünler var. Genellikle orijinal ürün kullanıldığında, uygun malzeme, ekip, hastane ve doğru seçilmiş hasta faktörleri bir araya geldiğinde risk yüzde 1 civarındadır. Bu güven aralığı en çok yapılan safra kesesi ameliyatı ile kıyaslanarak aynı oranda yakalanabiliyor. Bugün o yüzden bu ameliyatlar bu kadar popüler. Ama dikiş konusuna gelince bunu inceleyen bilimsel çalışmalardan her zaman arada fark var sonucu çıkmıyor. Ama genellikle belli sayıda vaka yapan hekimlerin zımba hattını dikişle desteklemek gibi bir eğilimi var” dedi.

 “Dikip dikmeyeceğinize önceden karar verin”

“Hastaya fazladan yaptığınız her işte, bir iğne bile batırsanız kendine göre bir sorun getirebilir” diyerek elle dikiş meselesini açıklayan Prof. Fırat şunları söyledi: “Ben de son yıllardaki vakalarda zımba hattını dikişle desteklemeyi tercih ediyorum. Takip ettiğimiz kılavuzların, bilimsel makalelerin genellikle tavsiye ettiği ‘dikip dikmeyeceğinize baştan karar verin’ yönünde. Mideyi keserken, o mesafeyi baştan ayarlamak, sonrasında dikişten gelebilecek sorunları da azaltabilir. Baştan plan yapmak, her zaman her türlü ameliyatta daha faydalı olur. Bilimsel yayınlar her zaman dikmek iyidir demiyor. Ama bireysel tecrübeler genellikle cerrahları belli sayıda vaka yaptıktan sonra zımba hattını dikişle desteklemek yoluna itiyor. Kendi deneyimlerim ve çok sayıda cerrah arkadaşım bu yolu tercih ediyor.” 

Prof. Fırat’tan obezite hastalarına öneriler 

Hastalar ile konuşurken beklentilerini öğrenmenin önemine dikkat çeken Genel Cerrah Prof. Dr. Özgür Fırat, “Birçok obezite hastasının farkındalığı yüksek ve beklentileri gerçekçi ve akılcı. Hastada çok gerçekçi ve akılcı. Çünkü çok mücadele vermiş uzun yıllar çabalamış. Bazıları çok ciddi kilo verip daha fazla geri almış hastalar. Cerrahi de bu yüzden ortaya çıkıyor. Hastaların mutlaka yaşam şekillerini düzeltmesi lazım. Genellikle benim hastalarıma önerim, ameliyattan önce kilo vermeleri için nasıl yaşamaları gerekiyor ise ameliyattan sonra da öyle yaşamanız gerektiği yönünde oluyor. Aksi takdirde ameliyatın getireceği başarı kısa vadeli olur. Yaşam koşullarını düzenleyen, diyetini uygun hale getiren, hayatına sporu sokabilen insanlar en başarılı olan grup oluyor” şeklinde konuştu. 

“Obezite kadınlarda daha sık görülürken, erkeklerde metabolik sorunlar daha fazla” 

Obezitenin görülme sıklığı konusunda açıklama yapan Prof. Dr. Fırat, “dünyada  ve ülkemizde de obezite  ameliyat sayıları giderek artmaktadır. 2001 yılında dünyada kayıtlı hasta sayısı uluslararası obezite cerrahi dernek ve federasyonlarının verilerine bakıldığında 150 bin civarında. Şu anda yıllık ameliyat sayıları 700 binin üzerinde. Bunun sebepleri bugün bu ameliyatların tamamına yakınının kapalı ameliyat, laparoskopik cerrahi ya da bunun bir çeşit modifikasyonu olan robotik cerrahi tekniğiyle yapılabilmesidir. Bu yöntemler hem hastaların hem de doktorların bu işe daha çok yönelmesine ön ayak olmuş durumda. Obezite ameliyatlarının geçmişi 60-70 yıl önceye dayansa da günümüzde çok daha rafine teknikler mevcut. Obezite için cerrahi tedavisi fikir olarak 1950-60’lı yıllarda mide ülser tedavisi için yapılan ameliyatlarda yapılan gözlemler ile ortaya çıkmıştır. Mide bağırsak cerrahisi geçiren hastalarda hem kilo kaybının olduğu, diyabetlilerin düzene girdiğine ilişkin gözlemler var. Ama gerçek anlamda 1970’lerden itibaren bu amaçla ameliyatlar yapılmaya başlanıyor” dedi.  

Kadınlarda obezite görülme sıklığının daha çok olmasına rağmen metabolik sorunların da erkeklerde daha fazla olduğuna işaret eden Fırat, “Erkeklerde paradoksal bir durum var ameliyat olan hastaların cinsiyet dağılımlarında kadınların oranı çok büyük fakat metabolik sorunlar erkeklerde daha fazla. Obezite ve ilişkili hastalıklar erkek grubunda daha fazla. Obezite çocuk ve ergen grubunda da çok artış göstermekte. Onlar için de cerrahi tedavi yapılabiliyor. Ege üniversitesinde 18 yaş altı iki hastamızı ameliyat ettik” diyerek tüm herkese obeziteye dikkat etmeleri, sağlıklı yaşama özen göstermeleri yönünde tavsiyesinde bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

 

 

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.