“Öğretmenlerin Atama Ve Yer Değişikliği Sürecindeki Aksaklıklar Giderilmelidir”
Eğitim-Bir-Sen,”Eğitimin temel sorunları çözülmeli, kalıcı politikalar üretilmelidir”diyerek eğitimin temel sorunlarına dikkat çekti.
Eğitim-Bir-Sen,”Eğitimin temel sorunları çözülmeli, kalıcı politikalar üretilmelidir”diyerek eğitimin temel sorunlarına dikkat çekti.
Salgının hayatı olumsuz etkilediği zor günlerde,eğitim çalışanlarının ortaya koyduğu azim ve kararlılık, önemli bir dönem olarak tarihe geçti, diyen Eğitim-Bir-Sen “Salgının sonlarına doğru okulları açık tutmak iradesi, devamlılığın sağlanması ve ortaya çıkacak telafi yükünün azaltılması açısından yerinde bir karar olmuştur. Zor dönemlerde bile üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmeye çalışan eğitimcilerin çözüm bekleyen sorunları, getirilen yenilikler ve tanınan haklarda eksik bırakılan tarafların varlığı, şiddet karşısındaki savunmasızlığı gibi, eğitimin niteliğini ve verimliliğini doğrudan etkileyen tüm konularda, başta hükûmet yetkilileri ve kanun koyucular olmak üzere, sorumluluk sahibi herkes üzerine düşeni, elinden geleni yapmalı; eğitim çalışanlarının içinde bulunduğu durum göz önüne alınmalı, ‘mutsuz mecburlar’ üretme potansiyeline sahip gidişata dur denilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmış olması çok önemli bir adım olmakla beraber, muadil meslek kanunlarıyla mukayese edildiğinde kapsamının dar, tanınan hakların da geride olduğu bir gerçektir. Toplu sözleşme masasında ‘çalışma yapılmasını karara bağladığımız’ konulardan biri olan 3600 ek gösterge konusunda yapılan çalışma reform niteliğindedir, ancak adaletin gereği olarak bazı eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
“Eğitim Çalışanlarının Düşen Alım Gücü Telafi Edilmelidir”
Türk-Eğitim-Bir-Sen, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıplar ve düşen alım güçleri telafi edilmesi gerektiğini vurguladı. Türk-Eğitim-Bir-Sen “Enflasyonun arttığı, hayat pahalılığının sabit gelirlileri ve tüketicileri bunalttığı, temel tüketim maddeleri ve emtia fiyatlarının yoksunluk eşiğini yükseltip yoksulluk sayısını artırdığı bir eşikteyiz. Günlük hayatı zorlaştıran, yoksulluk hissini artıran, yokluk eşiğine yaklaştıran, güven azaltıcı etkisini yoğunlaştıran ekonomik sarsıntı, kamu görevlileri başta olmak üzere, en çok sabit gelirlileri olumsuz etkilemektedir. Ekonominin mikro ve makro düzey rakamları, enflasyon ve döviz oranları dikkate alındığında, kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Bu çerçevede, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıplar ve düşen alım güçleri telafi edilmelidir.”diye ifade etti.
“Ek Gösterge Konusundaki Eksiklikler Giderilmelidir”
Ek gösterge konusundaki eksikliklerin giderilmesine dikkat çeken Türk-Eğitim-Bir-Sen “Ek gösterge rakamlarının artırılması konusundaki kararın, Memur-Sen’in çalışmaları ve çabaları neticesinde yardımcı hizmetler sınıfı başta olmak üzere, hem bütün kamu görevlilerini kapsaması hem de 1992 yılından bugüne gerçekleştirilen en kapsamlı çalışma olması bakımından şüphesiz reformist bir özelliğe sahiptir. Ortaya konan bu önemli çalışma sonrası, halen açıklık getirilmesi gereken konular, giderilmesi gereken eksiklikler mevcuttur. Bunların giderilmesi kamu görevlileri arasında hiyerarşik ve adil düzeni sağlayacak ve memnuniyet üretecek bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Bu minvalde yönetici sınıfında yer alan enstitü-yüksekokul sekreteri, şube müdürü, ilçe müdürleri ve şeflerin ek gösterge rakamları da 3600’e çıkarılmalı; ek gösterge rakamı 3600’ün altında olan bütün kamu görevlilerinin tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır.”ded,.
Sözleşmeli Ve Ücretli Öğretmenlik Kaldırılmalı, Kadrolu İstihdam Esas Alınmalıdır
Eğitim-Bir-Sen” Kamu personel sisteminin temel yaklaşımı; insan onurunu öncelemek, insan haklarına saygılı olmak, saygın iş ilkesine dayanan mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartları olmalıdır. Bu eksende öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenliğin temel istihdam şekli olarak kabul edildiği algısını güçlendiren adımlar ve uygulamalar, büyük Türkiye iddiası ve hedefiyle bağdaştırılabilir değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir.”diye konuştu.
Eğitimcilere Şiddete Karşı Yasal Düzenleme Yapılmalıdır
Eğitim-Bir-Sen”Eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine Millî Eğitim Bakanlığı’nın hukuki yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır.” diye konuştu.
Yönetici Görevlendirme Mevzuatı Kalıcı Ve Sürdürebilir Hâle Getirilmelidir
Son yıllarda eğitim kurumları yönetici görevlendirme yönetmeliğinin sürekli değiştirilmesi, yeniden değiştirileceğine ve görevlendirme usulünün yeni baştan ele alınacağına dair her söyleme hayat vermekte; yöneticiler arasında huzursuzluğa ve tedirginliğe yol açmaktadır” diyen Eğitim-Bir-Sen konuşmasına şöyle devam etti:”Eğitim yöneticiliği alanında sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir sistem inşa edilmelidir. Eğitim kurumu yöneticiliğinin eğitim liderliğine dönüştürülmesi, yöneticiliğin profesyonel bir meslek olarak ele alınarak ‘ikincil görev’ ve ‘görevlendirme’ kapsamından çıkarılarak kadro unvanlı bir uzmanlık mesleği hâline dönüştürülmesiyle mümkündür. Eğitim kurumu yöneticilerinin bir eğitim ve okul lideri olarak inisiyatif alanları genişletilmeli, mevzuat kuşatmasından kurtarılmalı, bürokratik rolleri azaltılmalı, yetkilendirilip güçlendirilerek eğitim-öğretimle ilgili rolleri öne çıkarılmalıdır. Eğitimin niteliğinin artırılması ve okullar/bölgeler arasındaki nitelik farkının kapatılması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Halen Türkiye’nin OECD ortalamalarında öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına ulaşması için toplamda 100 bini aşkın öğretmen açığı var. İhtiyaç olmasına rağmen yeterli atama yapılmamakta, yeterli aday bulunduğu hâlde atama yapılarak ihtiyaç karşılanmamakta; bu durum ‘önce eğitim’ iradesiyle çelişmektedir. Eğitimde fırsat eşitliği vurgusu yapılan bir sistemde, öğretmen açığını kapatmaya yönelik nitelikli politikalar yürürlüğe konulmalıdır. Öğretmen atamaları için uygulanan seçme, değerlendirme ve atama yöntemi işlevini yerine getirememektedir. Öğretmen atamaları için mevcut durumda uygulanan, KPSS ve sözlü sınavdan oluşan atama yöntemi uzun yıllardır devam eden, toplumsal maliyet üreten, mağduriyetler oluşturan kronik sorunlar ve soru işaretleri barındırmaktadır. Komisyonlar veya yetersiz değerlendirmeler marifetiyle adayların sıralamasına esas teşkil edecek eş değerliliği sağlayamayan, amacını yerine getirmekte teknik kusurlarla mücehhez mülakat yöntemi, öğretmen adayı öğütmekte, mağdur üretmektedir. Bu nedenle, öğretmen atamaları ile ilgili karar verme süreçlerinde mülakat yöntemi kaldırılmalıdır.”.
Öğretmenlerin Yer Değişikliği Sürecindeki Aksaklıklar Giderilmelidir
Eğitim hizmeti bir bütün olarak değerlendirilmeli, hizmetli ve memurlarımızın hakları iyileştirilmelidir diyerek eğitimin bir bütün olarak değerlendirilmesine dikkat çeken Türk-Eğitim-Bir-Sen” Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetlilerin özlük hakları iyileştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği görülmeli; eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarına tanınan haklar kendilerine de verilmelidir. Bu çerçevede, hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı, sınav ve atama takvimi Bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir.” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Kaynak : Bülten
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.