Tire Kızılcahavlu Köyü
Köylünün Sesi olarak, bu ayın köyü olarak Tire’nin kalabalık ova köylerinden biri olan Kızılcahavlu’yu seçtik. Tire’ye yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta, Gökçen’e komşu Kızılcahavlu Köyü, Küçük Menderes Havzası’nın en verimli arazilerinin bulunduğu bir mevk
Yola Tire’den çıktık. Tire – Gökçen arası karayolunda rahatlıkla seyrettikten sonra, Gökçen – Kızılcahavlu arası yaklaşık 3 kilometrelik yol asfalt olmasına rağmen, çukurlardan dolayı biraz daha zorluydu.
Kızılcahavlu’da, köy muhtarı Hüseyin Güngör, neredeyse gün boyu bizimle ilgilendi ve köşe bucak köyün her yerini gezdik. Köylünün Sesi Dergisi’ni beğenerek takip ettiklerini belirten Muhtar Güngör, köyle ilgili detayları aktardı.
DEMOKRASİ MEYDANI VE NAZIM HİKMET
Tire köyleri arasında demokrasi konusunda en hassas köylerden biri olan Kızılcahavlu da, köy meydanının adı “Demokrasi Meydanı”. Özellikle toprak reformu dönemlerinden pek çok olaya tanıklık eden bu meydana bir de Nazım Hikmet adına çınar ağacı dikilmiş. Hatta Muhtar Hüseyin Güngör, Nazim Hikmetçiler Derneği’ne ulaşarak Nazım Hikmet’in naaşının bu çınarın altına taşınmasını talep etmiş.
“KIZILCAAVLU” MU? “KIZILCAHAVLU” MU?
Tire’de pek çok kişi köyün ismi konusunda şüpheli. Kızılcaavlu mu? Kızılcahavlu mu? Bu konuyu da sizin için araştırdık. Yaklaşık 800 yıllık bir geçmişe sahip olan Kızılcahavlu Köyü’nün ismi, ilk kurulduğu yıllarda “Kızılcaavlu” imiş. O dönemlerde köydeki evlerin avluları (bahçe) oldukça genişmiş. Köyün kuzeyinden geçen ticaret yolundan sürekli kervanlar işlermiş. O dönemde Kızılcahavlu’da da boya sanayinde kullanılmak üzere “kızılcık otu” yetiştiriliyormuş. Bu ot, buradan alınarak, boya sanayinde kullanılmak üzere arap ülkelerine ve ortadoğuya gönderiliyormuş. Tabi bunu üreten köylüler de bu maddeyi kullanıyormuş ve havlularını bu ot ile kırmızıya boyuyorlarmış. Kırmızı renkteki havlular, evlerin bahçelerinde sergilenmeye başlandıkça köyün adı da “Kızılcahavlu” olarak değişmiş ve o günlerden günümüze kadar böyle gelmiş.
YENİ AĞA ÇEŞMESİ TOPRAK REFORMUNDA YIKILMIŞ
Toprak reformu döneminde, oldukça etkili olan Kızılcahavlu’da, Yeni Ağa isimli bir zatın yaptığı çeşme de köylüler tarafından yıkılmış. Muhtar Hüseyin Güngör’ün anlattıklarına göre; Yeni Ağa isimli zat, o dönemlerde Tire’de ve Küçük Menderes Havzası’na hakim, büyük bir toprak ağasıymış. O dönemlerde Tire’de İtfaiye Meydanı’na, Kahrat’a ve Kızılcahavlu’ya olmak üzere 3 çeşme yaptırmış ve bu çeşmeler için vakıf olarak Seki köyde zeytinlikler bağışlamış. Tabi köylünün toprak ağalarına baş kaldırdığı toprak reformu döneminde “ağalardan ne hayır gördük, çeşmesinden görelim” diyen köylü, Yeni Ağa’nın çeşmesini de yerle bir etmiş. Köyün tek tarihi eseri de bu şekilde tarihe gömülüp gitmiş.
HAYVANCILIKLA GEÇİNİYORLAR
Kızılcahavlu Köyü’nde 350 hanede 600 kişi yaşıyor. Köylü ağırlıklı olarak geçimini hayvancılıktan sağlıyor. Daha önceleri pamuk üretiminin merkezlerinden biri olan Kızılcahavlu’da, şimdilerde pamuk üretimi yapılmıyor. Tarımda daha çok salçalık biber, danelik mısır, silajlık mısır ve domates yetiştiriliyor. Bunlara ek olarak, Tire’de patates konusunda iddialı olan köylerden biri Kızılcahavlu.
Muhtarın verdiği bilgilere göre köyde yaklaşık 5 bin büyükbaş hayvan, bin 200 de küçükbaş hayvan var. Hayvancılar, her yerde olduğu burada da para kazanamamaktan şikayetçi.
MUHTAR, KÖYLÜNÜN GÖNLÜNDE TAHT KURMUŞ
Köy Muhtarı Hüseyin Güngör, sadece köyünde değil, Tire’nin hemen hemen her yerinde tanınan bir isim. 57 yaşındaki muhtar, 1994 yılında ilk kez muhtar olarak seçildi. O günden sonra 2004 yılına kadar görevde kaldı. 2004 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden İl Genel Meclisi üyesi oldu ve yaklaşık 10 yıl boyunca il genel meclisinde Tire köylerine hizmet getirmek için çaba harcadı. 2014 yılında bu görevinden ayrılarak tekrar köy muhtarı oldu ve hala daha muhtarlığa devam ediyor.
Köyün genelinde olduğu gibi, Muhtar Hüseyin Güngör de geçimini hayvancılıkla sağlıyor. Evli ve 2 çocuk sahibi olan muhtar, muhtarlığa aday olduğu her dönem, köylünün güvenini kazanarak, görevine devam etmiş.
KÖY OKULUNU GERİ İSTİYORLAR
Köydeki 26 öğrenci ise taşımalı sistemle Gökçen’de eğitim görüyor. Geçtiğimiz yıllarda tadilat yapılan köy okulunda fiziki şartlar son derece uygun olmasına rağmen, öğrenci sayısı düşük olduğu için okul kapatılmış. Köylüler, önümüzdeki dönemde köy okulunun tekrar faaliyete geçirilmesini istiyorlar. Muhtar Hüseyin Güngör’ün de bu yönde bazı girişimleri var.
“BİZ TERÖRİST DEĞİLİZ”
Muhtar Hüseyin Güngör de pek çok muhtar gibi bütünşehir yasasının getirdiği zorluklardan şikayetçi. Bu yasayla muhtarların yetkilerinin elinden alındığını belirten Güngör, “Bütçe yok, yetki yok. Karşımızda herhangi bir muhatap yok. Eskiden il özel idareye ulaşır, köyümüze hizmet getirirdik. Şimdi hizmet almak da çok zor. Kendimiz yapalım desek onu da yapamıyoruz elimiz kolumuz bağlı. “diyor.
Gübre satışı konusundaki yeni yönetmeliğin de muhtarların sırtına büyük yük olduğunu belirten Güngör, “Biz burada bomba yapmıyoruz. Bu uygulama bölgesel yapılmalıydı. Burada üreticinin ÇKS’sini çıkartıp, sicilini kontrol ettikten sonra gübre satışı yapılabilir. İnsanlara eziyet etmeye gerek yok. Burada olan hem üreticiye hem de muhtarlara oluyor.” Diyor.
Yeni yönetmeliğe göre nitratlı gübreler reçete ile satın alınacak ve tarlaya uygulanması da muhtarın gözetiminde yapılacak.
KÜÇÜK MENDERES ZEHİR SAÇIYOR
Kızılcahavlu Köyü’nü, ovadaki tarlalarla bağlayan ana arteri kesen Küçük Menderes nehri, yıllardır Kızılcahavlu halkının sağlığını tehdit ediyor. Köy Muhtarı Hüseyin Güngör, bizi, “İlman Boğazı” olarak adlandırdıkları bölgeye götürdüğünde, gördüğümüz manzara karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik. Bir zamanlar içinde balıklar yetişen, berrak Küçük Menderes Nehri, adeta petrol kıvamında simsiyah akıyor. Köy ile tarlaları bağlayan yol, doğrudan Küçük Menderes Nehri’nin içinden geçiyor. Köprü yok.
Eskiden Kızılcahavlu’da kendircilik yapılırmış. Kendircilikle geçimini sağlayan köylüler, nehrin bu bölgesinde kendirlerini suya bırakarak bir süre dinlendirirlermiş. Bu dinlendirme işlemine ise “ilmanlamak” denirmiş. Mevkiinin ismi o yüzden “İlman Boğazı” olarak biliniyor.
Komşu ilçe Ödemiş’in atık sularının Küçük Menderes Nehrini kirlettiğini belirten Muhtar Güngör, “Bu nehir, 30 yıldır bu şekilde simsiyah akıyor. Bizim tarlalara giden ana arterimiz, buradan geçiyor. Köylü, hayvanlarını da buradan suyun içinden geçiyor ve hayvanların memeleri bu pis su ile temas ediyor. Bu konuda yetkililerin bir an önce harekete geçmesini bekliyoruz.” diyor.
Gündüz saatlerinde nehirde herhangi bir koku olmasa da, Kızılcahavlulular, buharlaşmanın yaşandığı sabah saatlerinde çok kötü bir kokuya maruz kalıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.